6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerin ticaret ve sanayi odaları, “Yerinde Dönüşüm” projesine başvuru süresinin 30 Haziran 2025’te sona erecek olmasını eleştirerek yetkililere seslendi. Malatya, Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve İslahiye Ticaret ve Sanayi Odaları, sürecin mevcut koşullar altında ilerlemesinin güç olduğunu vurguladı.
“Süre, sahadaki tabloyla örtüşmüyor”
Ortak yapılan açıklamada, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen Yerinde Dönüşüm Projesi’nin, depremzede vatandaşlar için bir umut kapısı olduğunun altı çizildi. Ancak sahadaki gerçekler, belirlenen son başvuru tarihinin yetersiz kaldığını gösteriyor.
“Depremzedeler hâlâ farklı illerde”
Açıklamaya göre, birçok hak sahibi hâlâ farklı şehirlerde yaşamak zorunda. Özellikle hissedarlar arasında iletişim eksikliği, tapu ve miras işlemlerindeki gecikmeler, enkaz kaldırma süreçleri ve ruhsat başvuru işlemlerinin zaman alması, başvuruların tamamlanmasında ciddi engeller oluşturuyor.
“Süre uzatılmazsa hak kayıpları yaşanacak”
Ortak bildiride dikkat çeken şu ifadeler yer aldı:
“Yerinde Dönüşüm başvuruları için belirlenen son tarihin değiştirilmemesi, çok sayıda hak sahibinin projeden faydalanamamasına neden olacaktır. Bu durum, katılım oranlarını düşüreceği gibi, yeniden inşa süreçlerini de sekteye uğratacaktır. Vatandaşlarımızın güvenli konutlara ulaşabilmesi ve bölgenin ekonomik olarak toparlanabilmesi için süre makul bir şekilde uzatılmalıdır.”
“Bakanlığa ve ilgili kurumlara açık çağrı”
Beş ilin ticaret ve sanayi odaları, başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere tüm yetkili kurumlara ivedilikle harekete geçme çağrısında bulundu. Yapılan ortak açıklamada, sürenin uzatılmasının hem Yerinde Dönüşüm projelerinin hız kazanmasına hem de deprem bölgelerinin daha sağlıklı şekilde yeniden yapılanmasına katkı sağlayacağına vurgu yapıldı.
Açıklamanın sonunda ise şu ifadeler dikkat çekti:
“Yerinde Dönüşüm başvuru sürecinin uzatılması, sadece bireysel değil, toplumsal bir kazanım olacaktır. Bu adım, bölgedeki barınma krizini hafifletmekle kalmayacak, aynı zamanda ekonomik canlılığı da yeniden hareketlendirecektir.”